Kasten yaralama (TCK m.86) ve kasten öldürmeye teşebbüs (TCK m.81,35 vd.) suçları 5237 Sayılı

Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiştir. Uygulamada

bu iki suç arasındaki ayrımın çokça tartışma konusu olması nedeniyle bu yazıda kasten yaralama ve

kasten öldürmeye teşebbüs suçlarına ilişkin kastın belirlenmesinde Yargıtay tarafından belirlenen

kriterler, yine Yargıtay kararları ve doktirinde yer alan görüşler çerçevesinde inceleme konusu

yapılacak, şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo) ilkesi ele alınacaktır.

Yargıtay, failin eyleminin, mağduru yaralamaya mı (5237 S. K m.86 vd) yoksa öldürmeye mi (52378

S. K. m. 81,35 vd) olduğununun tespit edilmesinde, dikkat edilmesi gereken bazı kriterler

belirlemiştir.Unutulmamalıdır ki, failin kastı tespit edilirken her somut olay kendi içinde

değerlendirilmelidir. Hiçbir engel neden olmadığı halde eyleme devam etmemek öldürme kastının

olmadığını gösterir. (AVCI, s. 94. “ Hayati tehlike doğuran yaranın tek oluşu, mani sebep olmadığı

halde sanığın eylemine devam etmemesi,” 1. CD. 28.11.1995, E. 1995/3152, K. 1995/3470.

“Yaralardan birinin hayati tehlike tevlit ettiği, yere düşen mağdura eliyle vurduğu, bıçakla vurması

mümkün iken, devam etmediği” (1. CD. 13.12.1995, E. 1995/2882, K. 1995/3724) durumlarında failin

kastı öldürmek yaralamaktır.) Suçtan sonra teslim olmak (EREM, sy.68) veya mağduru hastaneye

kaldırmak, yaralama kastı için karinedir. (Kasten Öldürmeye Teşebbüs ve Kasten yaralama Suçlarının

Manevi Unsur Bakımından Ayırt Edilmesi, Fatih Birtek, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

sayfa 269 vd.)

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Öldürmeye Teşebbüs (TCK md. 81,35) ve Kasten Yaralama (TCK

md. 86) suçları bakımından kastın belirlenmesinde dikkate alınacak ölçütleri sıraladığı ve uygulamaya

yön verici nitelikteki kararında (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.07.2008 tarihli ve 2008/1-88 E.,

2008/184 K. Sayılı Kararı.), öldürme kastının varlığı için;

Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup

bulunmadığı,

Olayda kullanılan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı,

Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,

Darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı

Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir sebepten dolayı mı son verdiği,

Olay sonrası mağdura yönelik davranışları,

Hususları dikkate alınmalıdır. (Öldürmeye Teşebbüs ile Kasten Yaralama Mukayesesi ve Uygulama

Sorunları, Prof. Dr. Ersan ŞEN, Av. Ertekin AKSÜT, TBB Dergisi Sayı: 2013 /109, Sayfa 4 vd.)

Yine öldürme kastı ile yaralama kastı arasındaki farkın belirlenmesinde, failin olay sonrası mağdura

yönelik davranışları belirleyici niteliktedir. Nitekim Ceza Genel Kurulu bir kararında (Ceza Genel

Kurulunun 16.02.2010 tarih ve 2009/209 E., 2010/29 K. Sayılı Kararı. ) sanığın eylemi nedeniyle ölen

maktulü dahi kurtarmak için aktif çaba harcayan sanığın öldürme kastı ile hareket etmediğine işaret

etmiştir.

Yazar: Av. Mehmet TAV.