Değerli okuyucular, bu makalemizde, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun m. 638. ve devamında

hükme bağlanan limited şirket ortaklığından haklı nedenle ayrılma (Kanun’ca Limited şirket

ortaklarına bahşedilen haklı nedenle çıkma hakkı, mutlak ve vazgeçilmez bir niteliğe sahiptir, esas

sözleşmeyle bu hakkın kullanılmasının sınırlandırılması veya tamamen kaldırılması mümkün değildir.

Bkz. Baştuğ, Çıkma ve Çıkarılma, S.51; Karayalçın, Şirketler Hukuku, s. 385;

Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, N.11677d; Öztürk Dirikkan, s.38 Pulaşlı, Şerh, s61 N.113. Çamoğlu s.57. )

konusunu ele alıp, ortakların hangi tür eylemlerinin, ayrılmak isteyen diğer ortak bakımından haklı

neden teşkil edeceğini, örneklemeler yaparak açıklamaya çalışacağız.

Ortaklar anasözleşme ile limited şirket ortaklığından ayrılma hallerini – kanuna aykırı olmamak kaydı

ile - düzenleyebilirler. Anasözleşmede belirtilen hallerde ortak, limited şirket ortaklığından

ayrılabileceği gibi, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun m. 638 ve devamında hükme bağlanan haklı

nedenin varlığı halinde de ortaklıktan çıkabilir.

Haklı nedenle limited şirketten ayrılmak isteyen ortak bakımından;

Ortaklık ilişkisi derinden sarsılmış,

Şirket sözleşmesinin yapıldığı esnada var olan şartlar geçerliliğini yitirmiş ve Bundan sonra ondan

şirkete devam etmesi kendisinden beklenemeyecek hale gelmiş olmalıdır. (Bkz, Öztürk Dirikkan, s. 43

vd. )

Limited şirket ortaklığından çıkmak isteyen ortak, çıkma davasını açmadan önce, diğer ortaklardan,

şirketten çıkmasına sebep olan olayların ortadan kaldırılmasını ve sözleşmenin kurulduğu andaki

şartlara dönülmesini istemelidir. Şirketin insicamını bozmayacak ve karşılıklı menfaat çatışmalarını

asgari düzeyde tutacak başka bir yol (Jula, s. 351 vd.) vardır: O da iyiniyetli bir düşünce ile girdikleri

bu güzel yolda, ortakları ile aralarında olan kırgınlık ve anlaşmazlıkları gidermek, hukuka aykırı

uygulamalara son vermek. Her küçük uyuşmazlık haklı neden sayılmayacağı gibi en ufak bir


anlaşmazlıkta dava yoluna gitmek te şirketlerin kuruluş amaçlarına da aykırı olacaktır. Bu nedenle

şirket ortaklarının, aykırılıları gidermek üzere sulh ortamında birbirlerine şans vermeleri

gerekmektedir. Her ne kadar haklı nedenler aşağıda tarafımızca örnekleme yapılmak ve Yargıtay

kararları ışığında açıklanmaya çalışılmış ise de haklı nedenin varlığını, her somut olayın özellikler

kendi içinde değerlendirilmek suretiyle MK m. 2 kapsamında hâkim takdir edecektir.

Limited Şirket Ortağının Şirketten Çıkmasına Haklı Neden Teşkil Edebilecek Bazı Örnekler

Eşit Davranma İlkesinin İhlal Edilmesi;

Bilindiği üzere, limited şirket ortakları hak ve borçlar bakımından eşittir. Bu çerçevede müdürler ve

şirket genel kurulu, ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem yapmakla yükümlüdürler. 6102 sayılı TTK

nun “Eşit İşlem” başlıklı 627/1. Maddesinde “Müdürler ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem

yaparlar.” hükmü yer almaktadır. Ortağın, şirketin iş ve işlemlerinde eşit işlem ilkesini ihlal etmesi

halinde diğer ortağın ortaklıktan haklı nedenle ayrılma hakkı vardır. Yargıtay bir kararında,

(YARGITAY 11. HD, E. 2012/5955, K. 2012/10241, T. 11.06.2012 (E.T.: 25.01.2016) “Mahkemece

…..davacı ortağın diğer ortaklara ve şirket müdürüne güveni kalmadığından haklı sebeple şirket

ortaklığından çıkma şartları mevcut olduğu gerekçesiyle davacının ortaklıktan çıkmasına, çıkma payı

olarak davacı hissesine düşen 66.181,64 TL ile dağıtılmayan 2006 yılı kar payından yine davacı

hissesine düşen 1.413,55 TL’nın davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir…” şeklindeki yerel

mahkeme kararının, ortağın diğer ortaklara ve şirket müdürüne güveni kalmadığından haklı sebeple

şirket ortaklığından çıkma şartları mevcut olduğu görüşünü kabul etmiş, ancak çıkma payına ilişkin

hesaplama yönünden kararı bozmuştur. Başka bir vakada “…şirket müdürü vasi F. Y.’in davalı şirketi

zarar uğrattığını, Ş. Y. hakkında güveni kötüye kullanmaktan dolayı şikâyette bulunulduğunu ve

soruşturmanın devam ettiğini ileri sürerek, öncelikle haklı sebeple davalı şirketten çıkmaya izin

verilmesi ve paylarının gerçek değerine denk gelen ayrılma akçesinin ödenmeyen karlarla birlikte

davalı şirketten tahsiline…” şeklindeki kararı ile (YARGITAY 11. HD, E. 2012/15246, K.

2013/12937, T. 20.6.2013 (E.T.: 25.01.2016). Benzer karar: YARGITAY 11. HD, E. 2014/7222, K.

2014/14813, T. 29.9.2014 (E.T.: 25.01.2016).) Yüksek Mahkeme “şirket müdürü hakkında güveni

kötüye kullanmaktan soruşturma açılmasını” haklı sebep olarak nitelemiştir.

Esasen şirket müdürünün, şirket ortaklarına eşit davranmaması, açıkça şirket yönetimini ele

geçirdiğinin ve şirkete karşı bazı ortakları alacaklı göstermesi anlamına gelmektedir. Yargıtay, verdiği

bir kararında, (YARGITAY 11. HD 07.07.1997, 1997/3088 E., 1997/5437 K. (www.kazanci.com) )

ortaklardan birinin şirket yönetimini ele geçirmesi ve gerekçesiz olarak kendini alacaklı göstermesini,

diğer ortaklar bakımından ortaklıktan çıkma istemi için haklı sebep oluşturduğuna kanaat getirmiştir.

Şirketin Ticari Defter ve Kayıtlarının Hukuka Aykırı Tutulması;

Limited şirket, kişiliği olan, ortakları ve kamu kurum kuruluşları tarafından denetlenebilen bir

mekanizmaya sahiptir. Şirketin hesap ve diğer belgelerinin denetime elverişli olması, şirket

ortaklarının menfaatini koruduğu gibi, kamu kurum ve kuruluşlarının da menfaatinedir. Bu nedenle

limited şirket hesapları ile ticari defter ve kayıtları kanunlarda belirtildiği usulde tutulmak zorundadır.


Yüksek Mahkeme bir kararında (YARGITAY 11 HD. 19.12.1988 E. 2804 K. 7784 (eriş, s.3555)),

şirket defterlerinin kanuna ve şirket sözleşmesine aykırı şekilde tutulmasını, bazı borç ve faizlerin

şirket defterine kaydedilmemesini haklı sebeple çıkma hakkının doğması için yeterli kabul etmiştir.

Ortağın Pay Sahipliğinden Kaynaklanan Haklarının İhlal Edilmiş Olması;

Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkının İhlal Edilmiş Olması Bakımından;

6102 Sayılı TTK nun Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkı başlıklı 614. maddesinde, “Her ortak,

müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli

konularda inceleme yapabilir.” Hükmü yer almaktadır. Bu hükmün ihlal edilmiş olması da ortağın

şirketten haklı nedenle ayrılmasına imkân verecektir.

Kar Payı Bakımından;

Karın dağıtımına ilişkin gerek şirket ana sözleşmelerinde, gerekse kanunda özel hükümler

bulunmaktadır. Kar payının ne zaman ve nasıl dağıtılacağına ilişkin açıkça hüküm bulunmasına

rağmen şirket tarafından bu usule uyulmamış ve usulüne uygun kar payı dağıtılmadığı hallere

uygulamada oldukça sık rastlanmaktadır. Kar dağıtımı konusunda hakkaniyete aykırı hallerin haklı

sebep teşkil edeceği açıktır. (Bkz. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, N.1677c.) Ayrıca 6102 Sayılı TTK nun

“Haksız Alınan Kar Paylarının Geri Verilmesi” başlıklı 611/1 maddesinde “Haksız yere kar almış olan

ortak ve müdür bunu geri vermekle yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır. Bu cümleden olarak haksız

yere kar almış olan ortağın bunu şirkete karşı ödemekle yükümlü olduğunu dile getirmiş

bulunmaktayız.

Şirketin Anasözleşme ve Kanuna Aykırı Olarak Genel Kurul Yapmamış Olması;

Ticaret şirketlerinde genel kurul yapılmamasının hukuki yaptırıma bağlandığını gösteren en önemli

kanıtlardan birisi 6102 sayılı TTK m. 553 (Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve

tasfiye memurlarının sorumluluğu başlığı altında düzenlenmiş olan 6102 sayılı TTK 553 üncü

maddesinde “(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve

esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay

sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. (2) Kanundan veya

esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya

kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin

ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. (3) Hiç kimse kontrolü

dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu

tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz

kılınamaz.” Denilmektedir.) ve 644 üncü hükümleridir. Bu hükümlere göre anonim şirketlerde

yönetim kurulu üyeleri ile limited şirketlerde şirket müdürleri, genel kurulu toplantıya

çağırmamalarından (Yönetim kurulu ve tasfiye memurunun genel kurulu toplantıya çağırmaları

konusunda Bkz. Şener, s. 444.) dolayı genel kurulun toplantı yapılmamasına sebebiyet verdikleri için,

bu hükümler uyarınca, kanundan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl

etmeleri nedeni ile ortaya çıkabilecek zararlardan dolayı sorumlu olacaklardır. Oluşan zararların


tazmini için şirket, pay sahipleri ve şirket alacaklıları dava açabilecektir. Limited şirketin, ortakların

zararına olarak, anasözleşme ve kanunlarda belirtilen tarihlerde genel kurul yapmaması halinde zarar

gören ortağın limited şirketten haklı nedenle ayrılabileceği kanaatindeyiz.

Ortaklar Arasında Devamlı Süregelen Huzursuzluk ve Uyuşmazlıklar;

Yargıtay bir kararında (YARGITAY 11. HD, E. 2002/162, K. 2002/3015, T. 2.4.2002 (E.T.:

25.12.2015).) “…Davalı şirketin, davacı dışındaki ortaklarının yakın akraba oldukları anlaşılmaktadır.

Davacı bu şirketlere ortak olduktan sonra bir müddet müdürlük görevinde bulunmuş, daha sonra

müdürlükten azledilmiş, bundan sonra ise davacı ile diğer ortaklar arasında dava dosyasına yansıyan

sürtüşmeler başlamıştır. Davacı ile diğer ortaklar arasındaki olayların kronolojik gelişme seyrine göre,

davacının şirket ortaklığını sağlıklı bir şekilde sürdürme imkanının kalmadığı anlaşılmaktadır. Bu

durum ise, TTK’nun 551/2. maddesi uyarınca ortaklıktan çıkma için muhik sebep oluşturur” diyerek

ortaklar arasındaki sürtüşmeleri çıkma açısından haklı sebep kabul etmiştir.

Şirket Yönetiminde Sergilenen Ciddiyetten Uzak, Gevşek Tutum Ve Ticari Anlamda Verilen Yanlış

Ve İsabetsiz Kararlar; Şirket yönetiminde sergilenen ciddiyetten uzak, gevşek tutum ve ticari anlamda

verilen yanlış ve isabetsiz kararlar nedeniyle şirketin ticari anlamda performans kaybetmesi ve buna

bağlı olarak ta şirketin maddi zarara uğraması halinde zarar gören ortağın limited şirketten haklı

nedenle ayrılabileceği kanaatindeyiz.

Payını Devretmek İsteyen Ortağın Payını Devretmesinin Engellenmesi;

Payını devretmek suretiyle şirketten ayrılmak isteyen ortağın payını devretmesinin mütemadiyen

engellenmesi bir haklı sebep sayılmaktadır. (Çevik, s.245; Öztürk Dirikkan, s.43 vd.)

Pay Çoğunluğuna Sahip Ortakların Azınlıkta Kalan Ortağın Şirketle Devamını Çekilmez Kılacak

Derecede Dayatmacı Yaklaşımlar Sergilemesi;


Pay çoğunluğuna sahip ortakların azınlıkta kalan ortağın şirketle devamını çekilmez kılacak derecede

dayatmacı yaklaşımlar sergilemesi haklı sebep olabilecek niteliktedir. (Türk Ticaret Kanunu Ve Türk

Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Limited Ortaklıkta Ortağın Ortaklıktan Çıkması Ve Çıkarılması,

Yüksek Lisans Tezi, BAŞAK BEŞOK)

Yukarıda sayılan haller dışında, ortağın şirket defterleri ile kayıtlarını inceleme girişimlerinin

engellenmiş olması, ortaklar tarafından diğer ortağa karşı Türk Ceza Kanunu ve özel kanunlarda suç

olarak tanımlanan bir kısım eylemlerin gerçekleştirilmiş olması hallerinde de zarar gören ortağın

limited şirketten haklı nedenle ayrılabileceği kanaatindeyiz.

AYRILMA AKÇESİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ

Bilindiği üzere, 6102 Sayılı TTK nun 641 vd. maddelerine göre ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas

sermaye payının gerçek değerine uyması gerekmektedir. Gerçek değer, şirketin tüm aktif ve pasifleri

değerlendirilerek hesaplanır. Bu hesaba good-will(Bir şirketin ya da ticari işletmenin, müşteri, mevki,

itibar ve sair gayri maddi unsurları ifade eden bir kavramdır.(Ovacık Mustafa, İngilizce-Türkçe Hukuk

Sözlüğü, Ankara 1964, s.156), Good-Will, işletmenin ideal kıymetidir.(Baştuğ, s. 80) ve gizli yedek


akçeler (Gizli yedek akçe, gerçek malvarlığı değeri ile çeşitli ekonomik ve ticari nedenlerle ya da

basiret, özen ve ihtiyatın ifadesi olarak bilançoda düşük gösterilmiş malvarlığı değeri arasındaki

farktır.(Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 793)) de dâhil edilecektir. Ortaklığın gerçek değerinin

hesaplanması için, yaşayan şirket değerinin, işletme finansmanı alanındaki ifade şekliyle işleyen

teşebbüs değerinin özel bir bilanço hazırlanması suretiyle tespit edilmesi gerekmektedir.