
HAKARET SUÇU VE AVUKATA KARŞI GÖREVİNDEN DOLAYI HAKARET TEMEL HALİYLE HAKARET SUÇU
Hakaret suçu ve suçun unsuları 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Şerefe Karşı Suçlar” başlıklı
sekizinci bölümünde düzenlenmiştir. Kanunun Hakaret başlıklı 125. maddesinin ilk fıkrası “Bir
kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden
veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar
hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır...” hükmü ile suçun ve suçun karşılığındaki cezanın temel
şeklini tanımlamıştır.
Kanunun lafzından anlaşılacağı üzere; suç ile korunan hukuki değer, kişinin manevi tamlığının bir
parçası olan şerefidir. Madde gerekçesinde bu husus “Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan
hukukî değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki
saygınlığıdır.” şeklinde ifade edilmiştir.Hakaret suçu, fail bakımından herhangi bir özellik
göstermeyen; herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Kanun “...bir kimsenin onur, şeref ve
saygınlığına saldıran kişi...” demek suretiyle bu hususu vurgulamaktadır. Ezcümle ceza sorumluluğu
olan herkes bu suçun faili olabilir. Yine kanunda suçun mağdurunu kastederek “...bir kimsenin
onur,...” demek suretiyle suçun mağdurunun da herhangi bir kimse olabileceğini hükme bağlamıştır.
Neticeten suçun temel şeklinde kanun koyucu tarafından mağdura da bir özellik atfedilmemiştir.
Bunun yanında hakaret suçu fiil bakımından serbest hareketli bir suçtur. Bu nedenle suç herhangi bir
biçimde işlenebilecektir. Önem arz eden nokta fail tarafından gerçekleştirilen söz ya da eylemlerin;
mağdurun şerefini, onurunu yahut toplum içindeki saygınlığını hedef almış olmasıdır. Bu suç maddi
anlamda neticeli bir suç olmayıp sırf davranış suçudur. Kişilerin saygınlıklarını zedeleyebilecek söz ve
davranışlar, belli bir somut durum ya da olgunun isnat edilmesi suretiyle olabileceği gibi genel ve
soyut nitelikteki söz ve davranışlarla da işlenebilir. Somut bir fiil veya olgu isnadı, belli bir durumu
ifade etmek için yer, zaman, şekil ve kişilerden bahsetmek biçimindeyken sövmek, genel tarzdaki söz
ve davranışlardır. Somut bir olgunun söz konusu olabilmesi için aşağılayıcı isnadın genel hatlarının
belirtilmesi ve hakaret konusu fiili somutlaştıracak açıklıkta olması yeterli olup, isnatların olayın
bütün ayrıntılarını içermesi gerekmez.
Hakaret suçu manevi unsur bakımından kasten işlenebilen suçlardandır. Çünkü mağdurun şerefinin
saldırıya uğraması ancak failin bu sonucu istemesine bağlıdır. Buradaki kasıt genel kasıt olup, failin
davranışının mağdurun onur, şeref ve saygınlığını zedeleyebileceğini bilmesi ve bunu istemesi
yeterlidir. Bu anlamda failin saiki önem taşımaz. Failde hakaret kastının bulunup bulunmadığı failin
kullandığı sözlerden, failin davranış biçimlerinden, fail ve mağdur arasındaki kişisel bağdan ve faille
mağdurun içinde bulunduğu toplumsal koşullar dikkate alınarak tespit edilmelidir.
Hakaret suçunu nitelikli hale getiren unsurlar 125. maddenin 3 ve 4. fıkralarında gösterilmiştir.
Hakaret suçunun kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesi; dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç,
düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu
dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı işlenmesi; kişinin mensup bulunduğu dine
göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi cezanın alt sınırına etki eden nitelikli halleri
oluşturmaktadır. Diğer nitelikli hal hakaretin alenen işlenmesidir ki, bu durum cezada belli bir oranda
artırım yapılmasını gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Yazar: Av. Ahmet ALMACI