Zorunlu Trafik Sigortacısı Tarafından Zarar Gören Hak Sahiplerine Ödenen Tazminatın Kendi Sigortalısından Rücuen Tahsili İçin Başlatılan İlâmsız İcra Takibine İtirazın İptali Davalarında Sigortacının Merkez veya Şubesinin Bulunduğu Yer Mahkemesi Yetkili Değildir.
Davacı vekili; davalıya ait olan aracın müvekkil şirket tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alındığını, davalının alkollü bir şekilde sebebiyet verdiği kaza nedeniyle oluşan tazminatın zarar gören kişilere ödendiğini ve karşılanan zararın rücuen tahsili amacıyla müvekkil şirketin sigortalısı olan davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız surette takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Zarar gören hak sahiplerine ödemede bulunan zorunlu trafik sigortacısı, kendi akidi olan sigortalıya karşı Borçlar Kanunu'nun ilgili maddelerine göre rücu davası açabilir. İçe rücu davalarında yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olacağı, Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddesi kapsamında düzenlenmiş değildir. Zira Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddesi ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının C.7 maddesinde, zarar gören üçüncü kişilerin ve bunların haleflerinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı açacakları tazminat davaları bakımından bir yetki kuralı getirilmiş olup uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkin somut olaylarda ise davacı sigorta şirketi tarafından kendi sigortalısına karşı rücuen tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası açılmıştır. Buna göre, Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddesi hükmünün bu davada uygulanması mümkün olmadığından, sigortacının merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesi içe rücu davasında yetkili değildir. İçe rücu davasında yetkili mahkeme anılan hükümlere göre değil, seçimlik yetki olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun genel yetki kuralları çerçevesinde ve özellikle anılan yasanın ilgili maddelerinin birinci fıkraları ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ilgili maddesinin beşinci fıkrasına göre belirlenecektir. Dolayısıyla uyuşmazlığın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi'nin ilgili kararına göre giderilmesi gerekir.
Kaynak: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas Numarası: 2022/9939 Karar Numarası: 2023/8867 Karar Tarihi: 13.07.2023
Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Bayram GÜNBAY