Davalı şirketin her iki avukata ayrı ayrı vekâletnameler verdiği, işlerini özenli yapmalarına, büroda yeterli sayıda personel istihdam etmelerine rağmen, şirketin sözleşmede vekil olarak yer alan avukatlar arasındaki ortaklığın sona ermesi nedenini gerekçe göstererek sözleşmeyi haksız olarak feshettiği açıktır. Vekâlet ücretinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde talep edilenin yasal vekâlet ücreti olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Vekil eden ile avukatı arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklanan akdi vekâlet ücretinden tamamen farklı olup, dava sonucunda haklı çıkan tarafın kendisini bir vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle zarara uğradığı düşüncesinden hareketle yargılama giderlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Avukatlık sözleşmesinin azil ile sona ermesi hâlinde avukatlık ücretinin, müvekkil tarafından yapılan azil işleminin haklı olup olmadığına göre belirlenmesi gerekmektedir. Avukat haklı bir nedenle azledildiği takdirde ücrete hak kazanamaz. Haksız azil hâlinde avukat hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işe dair avukatlık ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Davaya konu avukatlık sözleşmesinin haksız feshedildiğinin kabulü ile sonuçlanmış-sonuçlanmamış tüm işlere dair yasal vekâlet ücretinin hesaplanması ve bunun üzerinden davacının hissesine düşecek bedelin belirlenmesi gerekir. Hesaplanacak bu bedel üzerinden hakkaniyet indirimi yapılması hukuka aykırı olacaktır. Direnme kararının bozulması gerekmektedir.

Kaynak:Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas:2019/15, Karar:2020/749, Karar Tarihi:13.10.2020