Kişilerin taraf olduğu hukuki iş ve işlemlerde, mevzuat hükümlerine ve içtihadî uygulamalara vakıf olmamalarından dolayı bir hak kaybına uğramamak için diploma ve ruhsatın varlığı şartına bağlı olan bir görevi ifa eden avukatlık mesleğinin desteğine ihtiyaç duyarak avukatlarıyla vekâlet sözleşmesi ilişkisine girdikleri, avukatların adaletin tesisi yolundaki görev paylaşımında en önemli rollerden birine sahip oldukları ve mesleklerinin bu yükü gereği üstlenmeyi kabul ettikleri iş hakkında yürürlükteki mevzuatı en iyi şekilde araştırıp bilgi sahibi olmak ve bu bilgiyi müvekkiline izah ederek yargılama sürecinde karşılaşılabilecek durumlarla ilgili müvekkilini aydınlatmak durumunda oldukları, bu bağlamda hukuki yardım görevini yerine getirirken avukatın öncelikle takip ettiği iş ile ilgili maddi ve usul hukukuna ilişkin hak düşürücü süreler, zamanaşımı süreleri gibi hak kaybı ya da hakkın kullanılmasına engel olabilecek durumlarla karşılaşma ihtimallerini göz önünde tutularak hareket etmesi gerektiği, dava konusu olayda zamanaşımından ret yönünde verilmiş ve onanarak kesinleşmiş bir mahkeme kararının söz konusu olduğu gözetildiğinde artık zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunun tartışılamayacağı,  tartışılması gereken hususun istenmeyen bu neticenin doğmasında avukatın kusurunun bulunup bulunmadığının tespitinden ibaret olduğu, bu kapsamda avukatın özen borcuna uygun davranıp davranmadığı yönünde yapılacak bir değerlendirmede, elde edilen sonuç değil takip edilen işle ilgili hukuki süreçte yapılan işlemlerin yerinde ve yeterli olup olmadığı hususu göz önünde bulundurulmalıysa da, somut olayda avukatın takip ettiği bedensel zarar nedeniyle tazminat hukuksal nedenine dayalı davada zamanaşımının olay tarihinden mi yoksa malûliyetin belirlenmesi anından mı başlatılacağı konusundaki hukuki görüş farklılıklarının varlığından haberdar olması ve müvekkilinin hak kaybına uğramaması için en emin yolu seçmesi gerektiği, oysa davalı avukatın bu riski göz ardı ettiği ve hatta tazminat davasında aleyhe çıkan kararı temyizinde zararı öğrenme anının olay tarihi olmadığı yönünde bir savunmada dahi bulunmadığı, direnme kararının bu nedenle usul ve yasaya uygun olduğu ve sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Karar      : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/109 E. 2023/439 K. 10.05.2023 T.
Yazarlar : Av. Mehmet TAV & Stj. Av. Çiğdem ÖZDEMİR