Uyuşmazlık, davacının dava dışı Şirkette geçen çalışmasından davalı Şirketin sorumlu tutulup tutulamayacağı ve davacının talep konusu işçilik hak ve alacaklarına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir. Davacı; davalı Şirketin, dava dışı Şirketin büyük ortağı olduğunu ve aralarındaki organik bağ nedeniyle yurt dışında geçen çalışmalardan sorumlu tutulması gerektiğini iddia ederek somut davayı açmıştır. Davalı Şirket, davacının yabancı ülke mevzuatına göre kurulan ve farklı bir tüzel kişilik olan dava dışı Şirketle yaptığı iş sözleşmesinden sorumlu tutulamayacaklarını savunmuştur.
Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2 dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır. Tek başına organik bağın varlığı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir. 
Dairemiz uygulamasına göre aralarında organik bağ bulunan işverenler arasında birlikte işverenlik, işyeri devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi gibi bir hukuki ilişki varsa birlikte sorumluluk söz konusu olabilir. Bunun dışında tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmanın hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği gibi bir durum bulunmadıkça salt organik bağdan hareketle işçi işveren ilişkisinin kabul edilmesi doğru olmaz. Davalının dava dışı Şirket ile arasında salt ortaklık ilişkisinin bulunması, davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu sonucunu doğurmaz. Başka bir anlatımla, tüzel kişi işverenin çalıştırdığı işçilerin alacaklarından tüzel kişiliğin ortağı olan davalı Şirket sorumlu tutulamaz. Davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında birlikte işverenlik, işyeri devri ve asıl işveren alt işveren ilişkisi gibi bir hukuki ilişkinin varlığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Karar: Yargıtay 9. HD., E. 2022/17719 K. 2023/7636 T. 24.5.2023
Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Şahsenem PEÇENEK