
Taşınmazın Depremde Yıkılması Halinde İhbar Ve Zamanaşımı Süreleri Müteahhidin Ağır Kusuru Veya Hilesinin Varlığının Tespiti Halinde İşlemez.
Dava, taşınmazın depremde ağır hasar
alması ve yıkılması sonucunda oluşan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ilgili maddesinde; malın ayıplı olması
halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu
düzenlenmiş, ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri
getirilmiş, hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı
süresinden yararlanılamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Mahkemece; taşınmaz
hakkında başka maliklerce açılan dava dosyası hükme esas alınarak, dava konusu
taşınmazda ağır kusur tespitinde bulunulmayıp, gizli ayıp değerlendirmesi
yapıldığından, en geç depremin etkileri geçtikten sonra makul bir sürede
ihbarda bulunulmayıp, zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmadığı gerekçesi
ile davanın reddine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan dava dosyasında
bahsedilen gizli ayıpların Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ilgili
maddesi kapsamında, müteahhidin ağır kusuru veya hilesi ile gizlenip
gizlenmediği hususuna yeterince yer verilmediği, sadece tespit edilen ayıpların
gizli ayıp niteliğinde olup müteahhidin kusurlu eylemleri neticesinde
oluştuğuna ilişkin tespitlerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece;
hükme esas alınan dava dosyasına taraf olmayan malikin, deprem sonrası meydana
gelen zarar/hasarın müteahhidin kusuru sonucu olduğunu bilmesine olanak
olmadığı, bu nedenle ihbar ve zamanaşımı sürelerinin müteahhidin ağır kusuru
veya hilesinin varlığının tespiti halinde işlemeyeceği hususu da gözetilerek,
ilgili dosyada tespit edilen müteahhidin kusurunda ağır kusur olup olmadığı,
mevcut ayıpların hile ile gizlenip gizlenmediği araştırılarak sonucuna göre bir
karar verilmesi gerekir.
Kaynak: Yargıtay
3. Hukuk Dairesi Esas Numarası:2021/8259 Karar Numarası:2022/2003 Karar Tarihi:
08.03.2022