Somut olayda davacı vekili; Davacı vekili, önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla satış değerlerinin gerçek değerinin çok üzerinde gösterildiğini, taşınmaz maliklerinin her birinin iktisap tarihlerinin birbirinden farklı olması nedeniyle fiili taksimin somut olayda gerçekleşmesi mümkün olmamasına karşın fiili taksimin gerçekleştiği yönündeki kabulün hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir. Uyuşmazlık önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Dava konusu taşınmazda fiili taksimin varlığının kabulü için satış tarihinde davacının ve davalıya pay satan satıcının taşınmazda eylemli olarak kullandığı yerin bulunması gerekmektedir. Somut olayda; tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve davacı tanıklarının beyanları ile dahi ispatlandığı üzere dava konusu taşınmazda fiili taksim mevcut olup davacının önalım hakkını kullanması dürüstlük ilkesine aykırıdır. İlk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesinin bu yöndeki gerekçeleri ve kararları yerindedir.
Karar: Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, E. 2022/1075 K. 2023/2243 T. 24.4.2023
Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Şahsenem PEÇENEK