Her ne kadar taşınmazlara ilişkin davalarda tescile ilişkin hüküm kurulabildiği akla gelmekte ise de bu husus TMK’da yerini bulan düzenlemelerden kaynaklanmakta olup KTK’da motorlu araçların tesciline ilişkin mahkemelere bu şekilde bir yetki ve görev verilmemiştir. Uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle bu noktada tartışılması gereken asıl husus, araç satışları için KTK’nın 19. maddesinde düzenlenen tescilin fonksiyonu olup, bu konuda öncelikle sicile güven ilkesine değinilmesi gerekir. Taşınırlar üzerindeki hâkimiyetin belirlenmesi yukarıda açıklandığı üzere zilyetlik yoluyla sağlanırken taşınmazlar açısından bu belirleme tapu sicili yoluyla olur. Kanun koyucunun TMK’nın 1023. maddesinde taşınmaz mallar için açık bir şekilde öngördüğü sicile güven ilkesinin KTK’da yer almaması, başka bir anlatımla trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kişinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanılması noktasında korunması hususunda TMK’nın taşınır mülkiyetine ilişkin kurallarına istisna teşkil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmaması karşısında trafik sicil kayıtlarının, tapu sicilinin sağladığı korumaya eşdeğer güce sahip olduğu söylenemeyecektir. Sonuç itibariyle; (a) bendindeki uyuşmazlık yönünden usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının kararda belirtilen nedenler yanında yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle birlikte onanmasına karar vermek gerekmiş, (b) bendindeki uyuşmazlık yönünden ise Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Kaynak: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas Numarası: 2017/1422 Karar Numarası: 2021/321 Karar Tarihi: 23.03.2021
Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Edanur ERTUĞRUL.