
İcra Takibine Maruz Kalan Borçlu, Vekil Marifetiyle Takibe İtiraz Ettiğinde, İtiraz Üzerine Duran İcra Takibinin Devamını Sağlamak İçin Alacaklının Açacağı İtirazın İptali Davasında Dava Dilekçesinin Asile Tebliğ Edilmesi Gerekmektedir.
Dairemiz tarafından verilen 06.05.2019 tarih ve 2016/617 E. 2019/9986 K. sayılı kararına konu olayda ise icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında dava dilekçesi borca itiraz eden davalı vekili yerine asile tebliğ edilmiş ve davaya cevap verilmemiş yargılama davalı tarafın yokluğunda yapılmıştır. Davalı vekili, kendisine tebligat yapılmadığını ileri sürerek hukuki dinlenilme hakkını kısıtlandığını savunarak kararı temyiz etmiştir.
İcra takibine borca itiraz üzerine açılacak itirazın iptali davasının, itiraz eden vekile mi yoksa asile mi tebliğ edilmesi gerektiği noktasında Yargıtay kararları arasında farklıklar arasında farklılıklar mevcut olup, taraf teşkilinin sağlaması ve hukuki dinlenilme hakkının korunması için içtihatların birleştirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
İtirazın iptali davasında dava dilekçesinin, icra takibe borçlu adına itiraz eden vekile yapılması gerektiği Dairemizin çoğunluk görüşü olup..." görüşü bildirilmiştir.
24.12.2020 tarihli başvuru üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığı tarafından görüşleri sorulan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının 29.01.2021 tarihli ve 15802185-2021/76-4 sayılı yazıları ile;
"... Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı biçimde sürdürülmesi iddia ve savunmanın özgürce ile sürülebilmesi ve delilleri eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılmaz ve yapılamaz.
Davanın tarafları ile vekillerin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi ise tebligatın usulüne uygun yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapılmadığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.
7201 sayılı Tebligat Kanununu 11. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulamasında Dair Yönetmeliğin 18. maddesi gereğince, vekaletname sunulduktan sonra tebligatların vekile yapılması gerekir. Vekil ile takip edilen dava da asil duruşma da bizzat bulunsa dahi tebliğin vekile yapılması zorunludur. Vekile çıkarılan tebligat kendisine veya kendisi sekreteri veya katibine tebliğ edilmelidir. Ancak isticvap yemin gibi şahsa bağlı işlemlerde tebligatın vekile değil, bizzat bu işlemi yapacak asile yapılması yasal zorunluluktur.
Vekilin umumi vekaletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve sorumluluğunu ona yüklemez. Sonuç olarak vekaletname sunulduktan sonra tebligatın vekile yapılması gerektiği, vekilin umumi vekaletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğu ona yüklemeyeceği, örneğin hakkında icra takibi yapılan borçlu vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa da dahi alacaklının açtığı "itirazın iptali davası" hakkından borçlunun takibe itiraz aşamasında yetkili bulunup bulunmadığının davanın açılması sırasında belirli olmadığından davacı dilekçesinin vekil yerine asil'e tebliğinin gerektiği ilke olarak belirtilmiştir.
Kaynak: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Karar Esas Numarası: 2021/1 Karar Numarası: 2022/3 Karar Tarihi: 03/06/2022
Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Bayram GÜNBAY