Davacı vekili, davalı borçlu U. H. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu U. H. üzerine kayıtlı aracını mal kaçırma amaçlı davalı R. H. 'a sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılır. Somut olayda, borçlu U. H.'ın yerleşim yerinde yapılan haciz işleminde haciz tatbik edilen taşınır eşyaların icra memurunca belirlenen kıymetine göre borca yeter olmadığı, taşınmaz ve mevduat haczine yönelik işlemlerin sonuçsuz kaldığı icra dosyası içeriğinden anlaşmakta olup, davalı vekilinin de bir çok bankaya borçlarının bulunduğunu ve bir kısım borçlarını ödeyemediklerini savunmasında beyan etmiştir. Hal böyle olunca davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.


Kaynak: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2011/8898 E.,  2012/2726 K., Tarih:07.03.2012.

Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Ceren Tülay YİĞİT.