
Şeref ve İtibar Hakkının İhlali
Anayasa Mahkemesinin Şeref ve İtibar Hakkının İhlaline Dair 16/11/2022 Tarihli ve 2021/21387 Başvuru Numaralı Kararı
Başvuru; 8/3/2012 tarihli ve 6284
sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun
uyarınca verilen tedbir kararına yönelik esaslı iddiaların itiraz mercii
tarafından karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının, başvurucu
hakkında şiddet uygulayan ifadesinin kullanılması nedeniyle masumiyet karinesinin,
tedbire tedbir isteyenin kadın olması nedeniyle eşitlik ilkesinin, ayrıca
kendisinden tedbir kararının verildiği mahkeme kararında şiddet uygulayan
olarak söz edilmesi nedeniyle şeref ve itibar hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
Somut olayda S.M. kararında şikâyet,
masumiyet karinesi kapsamında incelenmiş ve bireysel başvuru konusu kararların
verildiği tedbir yargılaması sürecinin başvurucu hakkında yürütülen ceza
soruşturması üzerine başladığı tespit edilmiştir. Somut olayda ise başvuru
dosyasında başvuru konusu kararın verildiği tedbir yargılaması kapsamında kalan
fiillerle ilgili olarak başvurucu hakkında ceza soruşturması başlatıldığına
dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu yönüyle somut olaydaki durum S.M.
kararına konu olaydan farklıdır. Dolayısıyla medeni hak ve yükümlülüğe ilişkin
olan somut uyuşmazlık kapsamında verilen kararda kullanılan ifadelerin
masumiyet karinesi kapsamında incelenmesi mümkün görülmemiştir. Bu durumda
tedbir ve itiraz mercii kararlarında başvurucunun hakkında şiddet uygulayan
ifadesinin kullanılmasının kişilik haklarını zedelediği yolundaki şikâyetinin
şeref ve itibar hakkı kapsamında incelenmesi gerekir. Başvurucu, ihlalin
tespiti ile 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Şeref ve itibar hakkını
ihlal ettiği tespit edilen ifadelerin mahkemelerin kararlarının sonucunu
etkileyen bir yönünün bulunmadığı değerlendirildiğinden başvuruda tespit edilen
hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. İhlalin söz konusu ibarelerin
mahkeme kararlarından çıkarılmasıyla giderilmiş olacağı anlaşılmaktadır. Bu
nedenle kararı veren yargı merciince yapılması gereken iş, kararda geçen ve
ihlal sonucunu doğuran ifadelerin -yeniden yargılama yapılmasına gerek
kalmaksızın- düzeltilmesine hükmetmekten ibarettir. Bu nedenle kararın bir
örneğinin söz konusu ibarelerin düzeltilmesine hükmedilmesi amacıyla ilgili
mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir. İhlalin sonuçlarının derece
mahkemesince düzeltme hükmü verilmesiyle ortadan kalkacağı anlaşıldığından
başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.