Başvurucu; daha önce astım tedavisi gördüğünü, yirmi yedi aydır İnfaz Kurumunda tutulduğunu, havalandırma alanının başvuru yaptığı dönemde sabah 08.00 sıralarında açıldığını, 17.00 civarında kapatıldığını, tutulduğu odada sürekli sigara içildiğini, havalandırmanın yetersiz olduğunu belirtmiştir. Tutuklanmadan önce sosyal hayatında sürekli sigarasız ortamlarda bulunduğunu, sigara dumanına yoğun şekilde maruz kaldığında öksürdüğünü ve ciğerlerinin yandığını, yaşadığı durumun psikolojisini olumsuz etkilediğini, bu nedenle kurumdaki psikoloğa dahi gittiğini ifade etmiştir. Başvurucu, İnfaz Kurumu idaresinin sigara içilmeyen oda sayısını rahatlıkla artırabilecekken buna ilişkin bir çalışma yapmadığını, sigara içilmeyen odaya alınma talebine de olumlu yanıt vermediğini ifade etmiş; yaptığı itirazların hukuka aykırı şekilde reddedildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, tutulduğu odada pasif içici olmaya zorlanması nedeniyle beden ve ruh sağlığının korunmadığını belirterek yaşam, dilekçe ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Bakanlık görüş yazısında özetle İnfaz Kurumundaki ilk giriş muayenesinde başvurucunun herhangi bir kronik rahatsızlığının olmadığını beyan ettiği, geçmişteki sağlık kayıtlarına bakıldığında da astım rahatsızlığına ilişkin tedavi kayıtlarının bulunmadığı ifade edilmiştir. İnfaz Kurumunda mevzuat doğrultusunda belirli alanlarda sigara içilmesine izin verildiği, tutulduğu odanın tamamında sigara içilmesi gibi bir uygulamanın söz konusu olmadığı, ayrıca başvurucunun açık havaya yeteri kadar çıkma ve pencere vasıtasıyla odayı havalandırma imkânına sahip olduğu bildirilmiştir. Bakanlığa göre başvurucunun sigarasız odaya geçme talebinin kabul edilmemesi keyfî bir uygulamanın sonucu olmayıp benzer suç grubundaki kişilerle birlikte barındırılması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.
Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, tutulduğu oda üç kişilik olmasına rağmen en az üç, en fazla yedi kişiyle birlikte kaldığını, tutulduğu odada günün her saatinde sigara içildiğini, odada sigara içmek için ayrılmış özel alan bulunmadığını ifade etmiştir. İnfaz Kurumunun bu konuda hiçbir denetim ve düzenleme yapmadığını, üç buçuk yıl boyunca oda değişikliği konusunda birçok defa talepte bulunduğunu fakat sonuç alamadığını, odada tutulan kişilerle sigara yüzünden sürtüşme ve problemler yaşadığını vurgulamıştır. Başvurucu 17/1/2020 tarihinde odasının değiştirilmesiyle birlikte odada sigara içen kimse olmadığından bir sorunu kalmadığını, bu nedenle kullandığı antidepresan ilaçlarını da bıraktığını belirtmiştir. Son olarak yasal mevzuat gereği ceza infaz kurumlarında sigara içilmesinin yasak olduğunu, idarenin sigara içilebilen odalar oluşturması gerektiğini ancak bu yükümlülüğünü hiçbir zaman yerine getirmediğini ifade etmiştir.
Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmekte olup bu düzenlemede yer verilen maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi çerçevesinde özel yaşama saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlük hakkı ile bireyin kendisini gerçekleştirme ve kendisine ilişkin kararlar alabilme hakkına karşılık gelmektedir.
İnfaz Hâkimliğince İnfaz Kurumunun cevap yazısı esas alınarak başvurucunun İnfaz Kurumunda bulunma sebebine, kaldığı odanın havalandırma koşullarına ve gün boyu havalandırma bahçesinden yararlandığı bilgilerine vurgu yapılmıştır. Buna rağmen devletin sigara içilmeyen ortam sağlanması yönündeki yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelere (bkz. §§ 15-18) uygun olarak sigara içmeyen mahpuslara ilişkin olarak alternatif çözümler üretildiğine ve bu kapsamda başvurucunun rahatsızlığı da gözetilmek suretiyle değerlendirme yapıldığına dair yeterli açıklamaya yer verilmemiştir.
Sonuç olarak somut olayda başvurucunun sigara içilmeyen odada kalma talebinin reddedilmesi suretiyle maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca cevap vermediği, bu nedenle demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Karar: 03/11/2022 Tarihli 2018/35662 Başvuru Numaralı Kararı (Abdulkadir DURMUŞ Başvurusu)
Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Bayram GÜNBAY