İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır. İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu nedenle işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ile ve işverenin diğer kayıtlarıyla çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda; davacı işçi, okuma-yazması olmadığını, bu sebeple ibraname içeriğini bilmediğini iddia etmiştir. Davacı aleyhine ibraz edilmiş olan ibraname tarihsiz olup 11.07.2003-30.06.2004 tarihleri arası süreyi kapsamaktadır. Hizmet sözleşmesi ise 12.11.2004 tarihinde feshedilmiştir. Okuma yazma bilmeyen işçiden alınan ibranamenin geçerli olabilmesi bakımından HUMK’nun 297 nci maddesinde yer alan prosedürü uyulmadığı gibi, çalışırken alınan ibranamelerin geçerliliği de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle ibranameye değer verilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca davacının ihbar ve kıdem tazminatı istekleri dışında kalan talepleri bakımından deliller yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Kaynak: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2008/41165 Karar: 2010/29240 Karar Tarihi: 15.10.2010