Başvurucu, feshin usul ve yasaya aykırı olarak savunması dahi alınmadan yapıldığını hem idari hem de yargısal süreç boyunca terör örgütü ile iltisakını gösterir somut bir bilgi yahut belge ortaya konulamadığını, kendisine savunma yapma imkânı tanınmadığını ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Derece mahkemeleri dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varmada kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Zira tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olan bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez. Şüphe feshi gerekçesiyle iş akdinin sonlandırıldığı davalarda, özellikle işvereni fesih sonucuna götüren hususların aydınlatılması önemlidir. Bu kapsamda derece mahkemelerinden beklenen, öncelikle işveren kurumun niteliği ile sözleşmesi feshedilen işçinin burada hangi pozisyonda çalıştığı, işinin mahiyeti ve öneminin ne olduğu hususlarını belirlemesidir. Zira şüpheyi doğuran olay yahut durum, farklı pozisyonlarda çalışan kişiler yönünden farklı değerlendirme yapmayı gerektirebilmektedir. Bunun yanı sıra şüphe feshini doğuran durum veya olayın işçinin şahsından kaynaklanması, millî güvenliği tehdit eden yapı veya oluşum ile işçi arasında güncel ve kişisel bir bağlantıyı ortaya koyabilecek nitelikte olması gerekmektedir. Yine bu noktada derece mahkemelerince söz konusu bağlantının nasıl kurulduğunun detaylı bir şekilde gerekçelendirilmesi, keyfiliğin önüne geçilebilmesi adına önem arz etmektedir. Yerel mahkeme şüpheye konu ceza dosyalarını UYAP üzerinden incelemiştir. Somut olayda derece mahkemelerince iki farklı yargılamadan bahsedilmiş olmakla birlikte eski tarihli olduğu esas sayılarından anlaşılan yargılamaların akıbetleri ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadığı, söz konusu yargılamalara ilişkin belgelerin dosyaya getirtilmek suretiyle incelemediği görülmüştür. Her ne kadar UYAP üzerinden yapılan araştırmada başvurucunun bahsi geçen davalardan beraat ettiği tespit edilmiş ise de yargılamalarda başvurucuya isnat edilen eylemlerin nelerden ibaret olduğu, bu eylemlerin başvurucu ile işveren arasındaki güven ilişkisini nasıl zedelediği hususunun gerekçeli kararda tartışılmadığı anlaşılmıştır. Başvuruya konu olaya ilişkin yukarıda yapılan tüm incelemeler neticesinde başvurucunun iddia ve itirazlarının yargılamanın esasına temas eden ve davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğunu söylemek mümkündür. Bu kapsamda derece mahkemelerinden beklenen, başvurucu ile terör örgütleri arasındaki bağlantıyı gösteren somut, kişisel ve güncel sebepleri gerekçeli kararda ayrıntılı bir şekilde ortaya koymak, kendisini davanın reddi sonucuna götüren sebepleri net bir şekilde karara yansıtmaktır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Karar: Anayasa Mahkemesi 1. B., B. 2019/27709 T. 20.7.2023
Yazar: Av. Mehmet TAV, Stj. Av. Şahsenem PEÇENEK